Izmir Iktisat Kongresi

Atatürk, kurulacak yeni devletin ekonomi politikasını belirlemek için 17 Şubat-4 Mars 1923 arasında İzmir İktisat Kongresi’ni çeşitli iktisatçılar ve iş adamları ile topladı. Kongereye 1235 kişi katılmıştır. Atatürk burada her fikirden insanı çağırmaya çalışmış, böylece daha akılcı bir politika çıkacağını düşünmüştür, bunun hakkında şunları söylemiştir:

‘Arkadaşlar, sizler doğrudan doğruya milletimizi oluşturan halk sınıflarının içinden geliyorsunuz ve onlar tarafından seçilmiş olarak geliyorsunuz. Bunun için memleketimizin, milletimizin halini, ihtiyacını ve milletimizin emellerini, üzüntülerini yakından biliyorsunuz. Herkesten daha iyi biliyorsunuz. Sizin söyleyeceğiniz sözler, alınması gereğini söyleyeceğiniz önlemler; doğrudan doğruya halkın dilinden söylenmiş gibi kabul olunur. Bu, en büyük doğrudur. Zira halkın sesi, hakkın sesidir.’(konuşmanın tamamı için : https://www.atam.gov.tr/ataturkun-soylev-ve-demecleri/turkiye-iktisat-kongresini-acis-soylevi-izmir)

Kongrenin başkanı ise Manisa sanayi temsilcisi Kazım Karabekir olmuştur.
Bu konuşmalar yapılırken Osmanlı’dan alınan miras şöyledir: 20.yy nin başında Osmanlı nüfusunun 3/4 ünü Türkler oluşturmakta iken, sanayinin yalnızca %15’i Türklerde idi, üstelik bu 20yy nin başıydı, Sanayide büyük bir payı bulunan Ermeniler Tehcir edilmiş, Bu konuşmalar yapıldıktan bie süre sonra ülkede bulunan Yunan kesim ise mübadele ile gönderilmişti. Türklerden başka sanayide önemli bir payı olan Yahudiler kalmıştı sadece. Evet, Tehcir olaylarından sonra Ermenilerin mallarına el konulmuştu fakat Türklerin bunu yönetebilecek yeteri kadar bilgisi olmadığı için kullanılamıyordu. Ekonomiyi Yeni Cumhuriyetin yeni baştan inşa etmesi gerekiyordu. Ülkenin geliri 1914’te 24.107 milyon kuruştu, bunun ise yarısı tarımsal gelirdir. Kişi başına ise 1,070 kuruş düşüyordu yaklaşık. Bu gelirin dağılımı adaletsiz iken, 1.Dünya Savaşı hem uçurumu arttırmış, hem de geliri azaltmıştır.
İktisat Kongresi’nde alınan kararlar şöyledir:
Kalkınmak için sermaye gerekmektedir fakat yeni devletin elindeki sermaye çok kısıtlıdır. Bu yüzden devlet eli ile milli sermayedarlar teşvik edilmelidir.






‘Laissez-Faire’ yerine Devlet sermaye azlığından dolayı yönlendirici ve müdahaleci olmalıdır. Yatırımlarda önce özel sektöre başvurulmalı fakat kısıtlı sermayeden ötürü Özel sektörün yapamadığı altaypı yatırımları devlet tarafından yapılmalıdır. Bununla beraber Yeni Devlet, Milli bir burjuvazi oluşturmak isterken Yabancı yatırıma kapıyı tamamen kapatmamış, çıkarların uyuştuğu ve kanunlara uymak şartıyla bu yatırımları kabul edeceklerini belirtmişlerdir.

Hazırlayan :
Politik Değildir - Non Political

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlar, IP adresiyle beraber kullanıcının hükümlülüğüne aittir. Küfür içeren yorumlar kaldırılacaktır.